15 Kasım 2022 Salı

Amores Perros: Büyük İnançların Hedefe Varmamasının Verdiği Dayanılmaz Acı

 Amores Perros 21. yüzyıl devrimciliğini en iyi anlatan filmlerden biridir. Ve kendini Türkiye'de marxistliğe, komünistliğe, sosyalistliğe yahut tam tersi Türkçülüğe, ülkücülüğe adamak üzere olanların izlemesi gereken önemli bir filmdir.

Bu Meksika yapımı filmde Zapatistlerle birlikte devrime gidip başarısızlıkla dönen ve bu yüzden ailesini kendi elleriyle kaybeden bir adamın hikayesi anlatılır temelde.

Fransız İhtilalinden 2. Dünya savaşına kadarki sürece devrimler süreci demekten çekinmiyorum. Öncesinde de devrimler yapılabilirdi -ki yapıldı da- ancak 2. Dünya savaşından bu zamana kadar devrim yapmak git gide zorlaştı. Ve hatta bu zamanda imkansız bile denebilir.

Yeni nesil kitle iletişim araçları, insanları savunmasız bir şekilde yakalayıp o kadar hızlı enjekte ediyor ki farklı farklı fikirleri, artık insanlar için demir perdenin bloklarını ya da kendini büyük bir inanç ile adayabileceğin siyah beyaz fikirlerini yok ediyor. Bilahare grinin binlerce tonuna boğuyor.

Önceden bir Başbuğ öncülüğünde milli kurtuluş savaşı verilirdi. Bunun büyüklüğüyle kıyaslanamasa da Küba'da Sierra Maestra'da insanlar Castro ve Che'nin yolundan gittiler.

Ama şimdi öyle mi? Nerede o büyük fikirler? Koca koca adamlar unutulmayacak devrimler için çıkabilir mi dağlara? Sökebilir mi apoletlerini işgalin zincirini kırmak isteyen askerler?

Olamaz. Ki zaten olmamalı da bir bakıma. Artık hedonizmin içinde yaşıyoruz.

Kimse, birisi çıksın da seçildiği 4-5 yıllık dönemde 15 tane radikal değişiklik yapsın demiyor. Her seçilmiş iktidarın yanlışları doğruyla değiştirmesi, çağ dışı kalanları modernize etmesi bekleniyor.

Sonuç böyle olunca da Tuzluçayır meydanında SEP için dergi satan gençlerin içindeki umut boşa çıkacak. Ülkü Ocaklarında çay içip, memleket meselesi konuşan, vatansever gençler ise ancak seçim kazanarak kızıl elmaya ulaşacaklarını fark ettiğinde çoktan çoluk çocuğa karışmış olacaklar.

Hiç mi siyasete etkisi yok derseniz, bu söylediklerimi içlerinden çıkan siyasetçiler kanıtlıyor zaten. Ülkü ocaklarından veya Halk evlerinden çıkmış siyasetçiler parti binasına adım attığında gerçekliğin soğuk rüzgârı ile karşılaşır.

Gel gelelim şunu söylemek gerek ki devrimciler önemliydiler. Ancak realite Edmund Burke'yi haklı çıkardı.

Cahit Zarifoğlu'nun da dediği gibi "Bitti o şiir, yeni mısra gerekmez.".

Bkz. Kim Kaldı, Attila İlhan


Amores Perros: Büyük İnançların Hedefe Varmamasının Verdiği Dayanılmaz Acı

  Amores Perros 21. yüzyıl devrimciliğini en iyi anlatan filmlerden biridir. Ve kendini Türkiye'de marxistliğe, komünistliğe, sosyalistl...