28 Eylül 2022 Çarşamba

Türk Biatı, Batı Demokrasisi ve Hasan Ali Yücel

 

Dünyadaki en özel devrimlerden biri Atatürk devrimidir. Anadolu hareketi olarak da adlandırılan bu hareket dünyadaki diğer bütün devrimlerden çok farklı bir sahada gerçekleşmiştir.

Farktan kastım tamamen şudur. Batıdaki devrimlere -mesela Fransız ya da Bolşevik İhtilaline- bakılırsa bu devrimlerin yapıldığı bölgelerdeki halk çoktan yapılan devrimi kavramıştı. Yani önce yemeğin tadını öğrenip sonra pişirmişti. Bizde ise Türk milleti bu yemeklerin tatlarını ilk defa öğreniyordu.

Tabii burada bahsetmem gereken çok önemli bir şey var ve bu istismara açık hassas bir konudur. Bu yüzden bu açıklama zorunludur. Yazımın tamamını bu söylediğimi unutmadan okuyun, zaten fark edeceksiniz. Anadolu Hareketinin öncüleri başta Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu konularda emek sarf eden insanlar entelektüel anlamda tartışmaya açık insanlar değillerdir. Hepsi kendilerini kanıtlamış, yeterli birikime ve tabiri caizse yüreğe sahip insanlardı. Burada bahsedeceğim entelektüel anlamda geri kalmış olan halktır.

Yüreği güzel bir Anadolu halkı vardı o dönem. Esirleri at ile götürüp kendisi yürüyen bir halk… Bu güzel yürek iyiydi hoştu ama bir eksik vardı. Eğitim, 2. Abdülhamid döneminde yapılan birkaç çalışma haricinde tamamen İstanbul ve Rum Elinde vardı. Anadolu halkı cehalet elinde kalmıştı. Dolayısıyla Kant görmemiş Nietzsche’yi tanımamış, Adam Smith’i duymamış, Marx’ı anlamamış olan milletimiz cehaletin içinde bulmuştu kendini. Demokrasiyi de kavrayamamıştı apaçık.

Eskiden beri süregelen lidere biat etme geleneği sürdürülmüştü. Ki zaten Gazi Paşa öncesinde Abdülhamid Han’a bağlı kalmış, sonrasında İttihatçılara biat etmiş ve devamında Gazi Paşa’ya büyük sevgi beslemiştir. Demem o ki devleti yöneteni baş üzerinde tutmak ve bir dediğini iki etmemek geleneği süregelmişti.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu halkını baş üstünde tutması onlara söz hakkı vermesi de bekledikleri bir şey değildi. Böylesine gelişmiş bir kurmay kadrosu, çok çok güzel bir hükümet kurmuştu, evet. Ancak kurumsallaşma ve kendini yönetme durumunu anlayamamıştı Türk milleti. Kendini büyük birine bağlama ihtiyacı duyuyordu.

Ve bu vasıflar Atatürk’ten sonra kimsede bulunamamıştı. Ta ki ben bir liderim dercesine bakışı olan Recep Tayyip Erdoğan çıkana kadar.

Yine başta yaptığım uyarıyı hatırlatarak diyorum ki Anadolu Hareketi Türk milleti için tepeden düşme olmuştu. Türk milleti demokrasiyi kavrayamamış, kut inancından kalan yolbaşçılık kavramına rehin düşmüştü. Lakin milenyum çağı ile bu işler değişmeye başladı. Türk gençliğine z kuşağı ismini verip nedir dertleri diye soranlar için asıl cevap budur. Biz z kuşağı değil Türk gençliğiyiz ve milletin iradesinden daha büyüğünü bilmiyoruz, 15 yaşında istiklalimiz için savaşarak şehit olan atalarımız ise en büyük ilham kaynağımız ve destekçilerimizdir.

Asıl konuya dönersek garbın çoktan sindirdiği felsefenin, siyaset biliminin ve sosyolojinin önüne geçmemiz gerektiği gayet tabii Mustafa Kemal Atatürk tarafından da fark edilmiş ve bunun üzerine çalışmalar yapılmıştır. Ve bunun için en önemli atağımız Hasan Ali Yücel’in klasikler dizisi olmuştur.

Samimi düşüncem tamamının okutulması zor olsa da bu diziden bazı kritik kitapların ilk ve ortaöğretimde okutulması gerektiğidir. Hiç yoksa kiminle karşı karşıya olduğumuzu biliriz. Godfather filminde Vito Corleone’nin de dediği gibi “Dostunu yakın tut, düşmanını daha yakın.”.

Bu klasikler dizisinden birtakım önemli kitapların okutulması tabii ki yeterli olmayacaktır. Bunun yanında özellikle ilkokullarda kültürel ögelerimizin ve milli normların çocuklarımıza öğretilmesi gereklidir. Yani liseye geçen bir çocuk Ortaasya diye bir yerden bahsedildiğinde oranın aslında Türkistan olduğunu bilmesi gerekir. Ya da Oğuz Kağan’dan beri gelen ve bütün dünyanın kullandığı onluk sistemini bilmelidir.

Bunlar farazi örnekler olsa da kesinlikle öğretilmesi gereken bir şey vardır ki günü geldiğinde bekayı koruyacağı gibi hümanizmadan yıllar önce bunu öğrenmiş ve aşmış olduğumuzu gösteren Ahilik teşkilatı ve Anadolu Erenleridir.

Ahilik teşkilatının derinlemesine öğrenilmesi düşman işgalinde bir berberin bile askere dönüşebileceğinin bilinmesini, Anadolu Erenlerini öğrenmesi ise o dönüşülen askerin insanlığını kaybetmemesini sağlayacaktır.

Z kuşağı diye seslenilen Türk gençleri eğer bunu okuyorsa onlara tavsiyem şudur: Çalışmayı bırakmayın, sizi kalıba sokmalarına izin vermeyin ve milletinizi sevin.

Vatanı sevmek demek Çankaya’yı, Ümitköyü, Beşiktaşı, Kadıköy’ü sevmek demek değildir sadece. Trafikte sinir küpüne dönüşen otobüs şoförünü sevmektir, sigara aldığınız kuruyemişçiyi sevmektir, durakta otobüs bekleyen öğrenciyi sevmektir.

Çünkü bugün olmasa da yarın onlardan başka kimseniz olmayacaktır.

Son olarak kısa ama değerli söz ile bitireceğim:

Doğruyu konuşmaktan korkmayınız.

-Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Amores Perros: Büyük İnançların Hedefe Varmamasının Verdiği Dayanılmaz Acı

  Amores Perros 21. yüzyıl devrimciliğini en iyi anlatan filmlerden biridir. Ve kendini Türkiye'de marxistliğe, komünistliğe, sosyalistl...